20 Mart 2012 Salı

sevgilisi küp olan kız

aysel kpssye hazırlanıyor.ve erkek arkadaşı bir küp.
evet bu yıl kursta tanıştıkları ve birkaç ay çıktıkları çocuk aniden anlaşılmaz biçimde bir küp olmuştu.
aysel yedi senedir kpssye hazırlanıyordu.sevgilisi ahmet de yaklaşık bir o kadar süredir aynı sınava girip çıkmaktaydı.ikiside yaklaşık otuz yaşlarındaydılar.ikisi de orta halli memur ailelerinin çocuklarıydılar.evkada oturuyorlardı.ikisi de ailesiyle yaşıyordu.şimdiye kadar başlarına gelen en ilginç ya da maceralı olay bir gece fuarda yürüken sokakta  yatan  yarı çıplak bir adamın onlardan para istemesi ve onların da korkup 5 lira vermesiydi.aykırı uç marjinal hemen hemen hiçbir şey yoktu hayatlarında.orta halli üniversitelerin bilindik sıradan bölümlerine gitmişlerdi.ahmetin ailesi şahin ayselin ailesi ise eski kasa corolla kullanıyordu.televizyon izlemeyi severlerdi.herhangi birine bir kötülük yapmışlıkları yoktu.belki aysel kıskandığı bir kızın arkasından bir kaç kere çok salak birine benziyor filan gibi bir şeyler söylemiş olabilirdi hepsi bu kadar.-aslında söz açılmışken bir kimseye iyilikleri de dokunmuş değildi aslında- ikisi de dolmaya bayılırdı.sıradan mazbut insanlardı.bunlar neden onların başına gelmişti aysel anlamakta  güçlük çekiyordu.
aysel bazen düşünüyordu da aslında bu alışılmamış durum daha önceden yaklaştığını haber vermiş olabilirdi.mesela ahmet son zamanlar televizyondan takip ettiği belgeseller ve internetten izlediği bilimkurgu diziler vb şeylerin oldukça etkisinde kalmış gibiydi.sık sık paralel evrenlerden atom altı parçacıklardan determinizmin çöküşünden farklı olasılıklardan çoklu evren teorisinden sonsuz bir evrende sınırlı sayıda kombinasyon olmasından bu nedenle aslında yaşadığımız evrenin tıpatıp benzerlerinin bizden çok uzaklarda aynı biçimde varolduğundan filan bahsediyordu.-bazen espri olsun diye eminimki diğer evrendeki ben de şu anda hala sınava girip çıkıyodur bir türlü seksenin üstünde puan alamamıştır gibinsinden şeyler söylediği de oluyordu- kısacası ahmet son zamanlarda pek normal davranmıyordu.emin değildi belki bütün bunların ahmetin başına gelenlerle hçbir ilgisi yoktu.ya da vardı.emin değildi.hiçbir şeyden emin değildi.ahmet bir küp şeklini almıştı.emin olduğu tek şey buydu.bir sabah annesi ahmetin odasına gelmiş battaniyeyi kaldırmış ve bir küple karşılaşmıştı.-ayşe teyzenin deymiyle kutu-
ahmet hiçbir neden olmaksızın bir kutuya dönüşmüştü.üstelik evet bir kutuya.dönüşülebilcek onlarca şey varken ahmet tutup bir kutu olmuştu.ayselin liseye giderken- okula sürekli kolunun altında tutunamayanlar isminde kalın bi kitapla gelen o tıfıl çocuğun tavsiyesine uyarak- bir kaç kere sartre okumuşluğu vardı.üniversitede bir kere bir camus kitabı da okumuştu.-mühendislikten hoşlandığı solcu bir oğlanın dikkatini çekmeye çalışıyordu o sıralar- kitaptan hiçbir şey anlamamıştı.aslında kitabın konusunun ne olduğunu bile tam olarak kestirememişti.bir keresinde o zamanlar çok meşhur diye kafkanın böceğe dönüşen o adamla ilgili kitabını okumak istemişti.yarısına gelmeden sıkılıp bırakmıştı.yani aysel bu tip şeylere pek hakim değildi nasıl derler hani bu tip "entel" şeylere.eğer ahmetin başına gelen bu tür "entel" bir şey ise aysel bunları hiç anlayamamaktan korkuyordu.
ahmet bir kaç gün eski haline döner belki diye beklemişti ailesi.aradan bir hafta geçmişti.ve ahmetin yatağında hala o kutu duruyordu.aradan birkaç gün daha geçti.annesi ne zaman ahmetin odasına girse karşısında o kutuyu görüyordu.ahmetin eşyaları ortasında-telefonu on yıl önce aldığı ama hala çalışan tuşlarının üzerindeki yazılar silinmiş dizüstü bilgisayarı çakmağı iki üç liraya satılan kaçak ucuz sigarası üzerinde kpss coğrafya resimli konu anlatımlı yazan kitabı dia kartı duvardaki erkan petekkaya posteri küçükken kibritten yaptığı ve her zaman masanın üzerinde duran küçük ev maketi sonra yine duvarda askerde bir helikoptere dayanarak çektirdiği fotoğrafı - onun odasında kapıyı ne zaman açsa karşısına bir kutu çıkıyordu.ve bir gün daha fazla dayanamadı.kutuyu daire kapısın önüne koydu.kutu bir kaç hafta orda bekledi.sonra babası kutuyu alıp apartmanın girişinde merdiven altına attı.
aysel hala zaman zaman ahmeti düşünüyor.sonra aklına yüzlerce fikir geliyor.saatlerce düşünüyor.sonra aklını oynatmaktan korktuğu için düşünmekten vazgeçiyor ve ahmetin artık bir kutu olduğu gerçeğini kabul ediyor her seferinde.bu arada aysel bu yıl da kpssye girecek.artık matematikten 20 net yapabiliyor.tarhi de düzeltti.

12 Mart 2012 Pazartesi

dünyanın ilk günü





 çok satanlar listesine aday epik bir tarihi romanla karşı karşıyayız.tarihi romanlar son zamanlarda pek bir iş yapınca yazarımız bu işe soyunmaya karar vermiş sanırım.ticari roman yazmak tabii ki suç değil.ama keşke biraz daha iyisini yapabilseymiş.öncelikle tarih bilgisi çok derin değil ya da okuyucu anlasın diye pek çok şeyi özetleyerek ya da basitleştirerek vermiş yazar.yeri gelmişken pek çok karaketerin de oldukça basmakalıp ve adeta karikatürize olduğunu belirtmem lazım.zamana zaman ufak tefek tarihi hatalar da bulmak mümkün ama aslında buraya kadar önemli bi handikap yok.dil ve anlatım biraz daha iyi olsa ya da roman biraz daha ortaokul tarih kitabı dilinden sıyrılsa biraz özgün olsa ya da belki azıcık daha cesur o zaman bu iş oldu diyebilirdik belki.ama yazar bi best seller yazmayı kafaya koymuş bir kere bunun için bu işin olmazsa olmazları olan bütün klişerleri tek tek kullanmış.geriye neredeyse roman denebilecek bir yer kalmamış.kitabı okurken ortaokul yıllarıma geri döndüm gerçekten.çok fazla "resmi tarih" olmuş kitap.insan romanda biraz özgünlük biraz ayrıntı istiyor ne bileyim biraz bilmedği birşeyleri görmek öğrenmek istiyor.
halkımızın osmanlı ve genel olarak geçmişle  ilgili milliyetçi duyguları yüksek olduğundan sürekli burdan yüklenmiş yazar.osmanlı devleti iyi diğer devletler kötü.-buna karamanlılar gibi türk devletleri de dahil- kitabın geneline bir ortaokul tarih kitabı dili ve anlatımı hakim.biz neden iyiyiz onlar neden kötü bu fazla açıklanmamış.bazen açıklamaya çalışsa da bu açıklamalar oldukça çocuksu kalmış.evet papa kötü bir adamdı çünkü mahkumlara işkence ederdi bizans imparatoru kötüydü çünkü tahtında yan gelmiş yatarken bir eliyle üzüm yemekte bir yandan da "ha ha ha" diye kötü adam gülüşüyle gülmektedir filan.kara murat filmlerinin biraz cilalanmış modern bir roman versiyonu gibi kitap.çoğu bölümü adeta çocuğa anlatır gibi anlatmış yazar.kitabı bu yönden oldukça "hamasi" buldum.milliyetçiliğin içini pek doldurmamış.sadece görkemli tarihimiz üzerinden pirim yapmaya çalışmış gibi.
arada romanın bir dönem romanı olduğunu hatırlatmaya çalışmamış değil.ama tasvirler vb konusunda pek başaralı değil.karakterlere "gözleri elif gibiydi" gibisinden cümleler kurdurarak "osmanlı" tandansı yakalamaya çalışmış yer yer.ama ortada kara kitap gibi bunu çoktan aşmış örnekler varken bu çabalar en azından bana oldukça basit geldi.aslında gene olarak edebi açıdan oldukça zayıf bir dili var kitabın.
kitabın elle tutulcak yanı yok gibi.evet belki savaş sahneleri -mesela giriş kısmı- fena değil gibi.ama epik bi anlatım yapmaya çalıştığı çoğu yerde bir olmamışlık hissi var bişeyler biraz sırıtıyor.bi de hocaların platondan bahsettikleri bölümler fena değildi.yer yer sermerkanttaki ömer hayyam-hasan sabbah felsefe sohbetlerini hatırlattı.
genel olarak kitabı pek beğenmedim.
ama oldukça genç bir yazarla karşı karşıyayız.yine de bundan sonraki romanlarını merakla bekliyor olucam.ha bu arada bir romanın epik olması için illaki 700 sayfa olması gerekmiyor.

11 Mart 2012 Pazar

the nines



"eğer tanrıya 10 numara dersek insan yaklaşık olarak 7 numaraya filan takabül eder.bir de tanrıyla insanlar arasındaki canlılar vardır.(melekler vb) onlara da 8-9 diyebiliriz." film özetle bu önerme üzerine kurulu.9 denen insandan daha üstün 'neredeyse' sınırsız güçlere sahip canlıları anlatıyor bize.bunlardan bir tanesi kendi yarattığı evrenler arasında kendi varlığını unutmuş bir halde ve neredeyse delirmek üzere.sonra diğer 9lar yardımına geliyor.olaylar olaylar.
sonra zamanlar moda olan "varoluşsal" film modasının halkalarından biri.ama izleyiciyi çok sıkmıyor.zaten komedi filmlerinden filan aşina olduğumuz genç yüzler var filmde.güzel düşündürücü bir film.doğru yanlış nedir gerçek ve hayal nedir vs inceden çalıştırıyor kafayı.izlemenizi tavsiye ederim.
ps
koala olayı güzeldi artı rep