30 Nisan 2013 Salı

new yorkta hipster ve garson olmak üzerine

amerikan dizi endüstrisi bizi bu sefer pek aşinası olmadığımız bir yere götürüyor.new yorkun pek makbul olmayan bir semtinde fakirlikle boğusan iki kızın hikayesi.bol bol hipster espirisi filan var.bizim cihangirin çok sosyete olmadan önceki hali gibi bi yerde geçiyo yeni yeni keşfedilen değerlenen bi yer.
işten eve gelince vakit geçirmek için ideal bi dizi.
çıtır çerezlik.

biraz da seksenler

http://www.youtube.com/watch?v=PIb6AZdTr-A

queer as folk

bir zamanlar moda olan eşcinsel temalı dizilerden belki de en bilineni queer as folk.bu tip diziler genelde eşcinseller heteroseksüellerden pek farklı değiller onlar da bizim gibi insan önermesi üzerine kuruludur.bu yönüyle tipik bir dizi.insanları empati kurmaya yönelterek toplumdaki ayrımcılık ve eşcinsellerin sıradan hayatlarına tanık oluyoruz.işe gidiyorlar.patrondan azar işitiyorlar vs.
yapımcıların eşcinsel kitle için hazırladığı bu tip diziler üzerinde yapılan araştırmalar değişik ve tahmin edilmeyen sonuçlar vermiş.bir kere yapımcılar her ne kadar bu dizileri gay topluluk için çekseler de ( yani öncelikli olarak) diziler genelde amerikalı ev hanımları tarafından takip ediliyormuş.tabi bunda pek çok farklı değişkenin de etkisi yok deil.mesela ev hanımlarının gün içinde daha çok televizyon izlemesi vs gibi.ancak temel olarak ulaşılabilcek sonuç dizilerin hedef kitleyi bir şekilde ıskaladığı.

19 Nisan 2013 Cuma

normal durum bildirisi



nasıl mıyım svgili blog? çok yalnızım.istanbul diye tekirdağa daha yakın bi yere geldim.aylardır burada yaşıyorum.canım çok sıkılıyor.şehirden uzak site gibi bi yerdeyim.buralarda yapacak hiçbi şey yok.bi şehir mühendisinin dediği gibi bu toplu konut yaşantısı ne bileyim buralar filan tamamen asosyal,şehiri şehir yapan hiçbi şeye sahip olmayan,sadece insanların işten gelip uyudukları yatakhane olarak tanımlanabilecek yerler.işte bu sıkıcılığın ortasında aylardır oturuyorum.iş konusuna gelirsek.hayatının yirmi yılını heba edip bi meslek sahibi olmak ve sonrasında yıllarca işsiz gezmek kendini paralarcasın uğraşıp bir işe girmek ama sonrasında senden çok daha salak amirlerden fırça yemek... iş hayatı.hayatımda hiçbişeyden iş hayatından çok nefret etmedim.geldiğim bunaltıcı sıkıcılık adasında ne yazıki işle ev arasında mekik dokumaktan başka bişey yaptığım yok.bir de sonu gelmez psikoloojik sorunlarla uğraşıyorum.pasif agresif değişken ruh halim asosyal yapım takıntılarım depresif hallerim filan.travma üstüne travma.işte böyle.muazzam derece canı sıkılan bütün gün acaba nerede yanlış yaptım diye hayatını gözden geçiren birine dönüştüm.aslında eskiden de öyleydim.ama en azından evimdeydim.gerçi işsizdim.şimdi üç beş kazanıyoruz.ama izmirli biri olarak tekirdağ kastamonu karışımı bir yerde (lokasyon olarak tekirdağa yakınım ama buranın ahalisi genel popülasyon filan anadolu kökenli) can sıkıntısından gebermek üzereym.