8 Temmuz 2013 Pazartesi

hayatınızı mahvetmeden önce neden kafka okumalısınız

doksanlı yıllardı.yine şimdiki gibi yalnızdım.o zamanlar henüz internet pek yaygın olmadığı için tek eğlencem radyo dinlemek ve kitap okumaktı.televizyonlar zaten sıkıcıydı.çarkıfelek günleri.arada bi kaç iyi film olursa televizyon da izliyordum tabi.neyse uzatmayalım.işte yalnız hayatı keşfetmeye çalışan bir ergendim.bir gün "sanatsal" içerikli bi radyo programında kafkanın değişimini tartışan bi grup insana denk geldim.zaten daha evvel de kitapla ilgili bişeyler okumuş ya da duymuştum.böceğe dönüşen bi adamın hikayesi.merak ettim sonuna kadar dinledim.ertesi gün gidip kitabını aldım.sonra çok hoşuma gitmiş olacak ki gidip kafkanın bütün kitaplarını satın aldım.-bir yıllık bi süreçte-
sonra lise bitti üniversite başladı.ardından kpss filan derken edebiyattan iyice uzak düştüm.bir yandan da kitap okuyamayacak kadar gergindim.
geçenlerde izmirde boş boş geziyorum yine yaz tatili ve yapacak hiçbişey yok.kıbrıs şehitlerinde eski iletişime girdim -şimdi kitapsan olmuş- ne zamandır bişeyler okumuyorum bari kitap filan alayım dedim.kafam dağılır.kafkanın kitapları hemen ilgilimi çekti yine değişik çevirileri çıkmış onlara baktım biraz.sonra kafka hakkında araştırma yazıları olan kitaplar gördüm.daha evvelde kafkayala ilgili araştırma yazıları okumuştum.ama son zamanlar bir kaç tane yeni kitap çıktığını farkettim.doksanlarda bi dönem modaydı sanırım yine hafiften bir moda başlamış.bunlardan bir kaçını inceledim.bir tanesinin ikinci cildi vardı ama birinci cildi yoktu o yüzden -hakkında gazetenin birinde uzun bi tanıtım yazısı okuduğum için en çok onu almak istemiştim- onu almadım.sonra bu kitabın başığı ilgimi çekti.arka kapağını okudum.biraz içine baktım.
kafkayla ilgili "yanlıl bilinenler"e savaş açmış gibi duran ve oldukça "polemikçi" bi üslüba sahip kitabı hemen almak istedim.fiyatına baktım makuldü.hemen aldım.
dün bi oturuşta bitirdim kitabı.hemen sıcağı sıcağına bi yazı yazayım istedim.
efendim öncelikle kafka edebiyat tarihinin en gizemli ve "karanlık" motiflerinden biri.ilk olarak yaşamı hakkında hayattayken ünlü olmağı için gizemli bi perde var.ikincisi yazdıkları gerçekten "ilginç" ve karanlık şeyler.bu nedenle de hayatı merak uyandırdır.yaşadığı çağın ve coğrafyanın biraz "nostaljik" unutulmuş kaybedilmiş kargaşalı yirminci yüzyılın yeni yeni şekillendiği "siyah-beyaz" bi yer olması onu ilgi çekici kılar.bütün bu nedenler sayesinde batıda kocaman bir kafka endüstrisi oluşmuştur.hem akademil anlamda hem de bildiğiniz düpedüz turistik anlamda.yazar öncelikle bu "endüstri"ye oldukça öfkeli.üslubu bu yüzden sık sık "tanrı aşkına!" cümleleriyle süslü,sık sık karşı çıkıyor kafa tutuyor,adeta polemik peşinde koşuyor.amacı kendi "mitos"unun gölgesi altında kalmış gerçek bir adamı tartışmaya sunmak.
yıllarca kafkayı yanlış tanıdınız çünkü bu "kafka endüstrisi" size onu yanlış tanıttı.adeta bir aziz gibi tanıttı.oysa gerçek bir insandı.zaman zaman yalan da söylerdi.hatta kimi zaman düpedüz sahtekardı diyor.
kafkanın hayatıyla ilgili çok uzun uzun şeyle anlatmıyor yazar.sadece onun hayatıyla ilgili doğru bilinen belli başlı yanlışları düzeltmek istiyor.o yüzden çok uzun bir kitapla karşı karşıya değiliz.önsz dahil topu topu ikiyüz elli sayfa bile değil kitap.
tamam buraya kadar her şey güzek gidiyor değil mi.kafkanın gerçek kişiliğini anlamaya yönelik bir çalışmayla karşı karşıyayız.yazar sadece ve sadece kafkanın yanlış tanıtılmasına öfkeli.
peki ama aslında tam da öyle değil.tamam değindiği kimi şeyler gerçekten "gerçek" yanlışlar.üstelik tarihin kendi oluştuğu şartlarda okunması gerektiğini söylüyor ki burda hakkını teslim etmeden geçemeyeceğim.mesela şimdi düşündüğümüzde asla yan yana gelemeyecek kimi şeylerin o çağın şartları içinde oldukça doğal olduğunu çünkü ileride yaşanacak kimi şeylerin henüz "yaşanmadığın"dan sıklıkla dem vuruyor.sonuna kadar haklı.
ama kitabın bazı bölümleri kafka "fan"larını biraz,biraz mı pardon gerçekten fazlasıyla rahatsız edecek gibi.ben kitaba oldukça tarafsız bir gözle yaklaşmayı denedim.içimdeki o eski "kafkacı"ya zaman zaman dur sinirlenme bi oku bakalım önce dedim ama yine de ben bile kimi bölümlerden rahatsız oldum.
tamam bir kişinin mite dönüştürülmesi,bu mit üzerinden bir endüstri yaratılması oldukça kötü bi durum.ama buna karşı çıkayım derken mitin odağındaki adamı biraz yalancıydı,aslında dickenstan araklama yapardı,ya aslında şatodaki hikaye çok özgün değil bunlar sık sık yaşanan şeylerdi o dönemde filan gibi söylemlerle ortaya çıkmak... bilemiyorum bana biraz fazla geldi.hani karşımdaki konusunda saygın bi yazar olmasa ya yeni yetme biri kafka üzerinden "trollük" yaparak prim yapmaya reklam yapmaya çalışlyor derdim.yani evet kimi eleştirileri gerçekten biraz fazla kaçmış.yani kendi ifadesiyle yirminci yüzyılın en bilinen ve en iyi hikayesini,değişimi gotheden basit bi alıntıydı diye sunmak biraz işin kolayına kaçmak gibi geliyor bana.
ya ben neden bu kadar kafaya takıyorum onu da anlamış değilim.kafka benim anam mı babam mı.
bu arada kitabı okurken ergenlik günlerime döndüm.o henüz yolun başındaki delikanlı,geleceğe dair umutları olan,iyi bir üniversite okumak isteyen,kendince dünyayı değiştirmek isteyen ne biliyim işte hep bişeyler isteyen bir sürü olasılığı olan ve bunları düşündükçe kendinden geçen o küçük adam geldi aklıma ve dönüp bir de şimdiki halime baktım,bi duvar kadar düz,bomboş geleceğe dair hiç bi planı olmayan hatta en ufak bi fikri bile olmayan yaşlanıp ölmeyi bekleyen tahta odun gibi adama baktım.sanrıım hayatımda yolunda gitmeyen birşeyler var demeden edemedim.biraz üzüldüm.geçen on beş yılda kaybettiklerim aklıma geldi.adeta geçmişe dönüp geldim işte.

2 yorum:

  1. kitap okumaktan bıkmış olmasaydım ya da yok nefret etmiş olmasaydım ya da hayattan en bıkkın olduğum dönemde kitapla teselli bulmaya çalışmasaydım..... okumak isterdim.

    Sonra çok tanıdık bi hayat skalası; dünyayı kurtarmak isteyen bi ergenin, plansız bomboş bi hayatı devam ettirmesi...

    YanıtlaSil
  2. ben de o yıllarda ilk kafka ya mektuplar la tanışmıştım.:/ ah nostalji,hayat ilerledikçe daha acı verici,anılar biriktirdikçe daha üzücü..neden?

    YanıtlaSil