21 Mayıs 2014 Çarşamba

gaziosmanpaşada yapayalnız bir ortaokul öğretmeninin veda mektubu babında

gaziosmanpaşa türkiyenin en kalabalık ilçelerinden biridir.avrupa yakasında yer alır.hergün anadolunun çeşitli yerlerinden göç almaya devam eder.gaziosmanpaşanın tavuk dönercileri ve 15-20 yaş arasında saçları şekil (!) ve yolda yürüken yüksek sesle telefonla konuşan delikanlıları meşhurdur.kahramanımız ahmet gaziospanpaşa ile habipler arasında bir yerde ortaokul öğretmeni.milyonlarca insanın yaşadığı ama kimsenin adını duymadığı o isimsiz ilçelerin birinde.habipler nasıl anlatmalı bilmiyorum ilk bakışta insana savaştan yeni çıkmış bir yer gibi gözükebilir.istanbulun en yıkık dökük semtlerinden biridir.hani kafanıza bi kefiye ya da poşu geçirip arapça bişeyler bağırsanız bu videoyu izleyenler bunun büyük ihitimalle abd israil cihatçılar ya da baas rejimi uçakları tarafından az önce bombalanmış bir ortadoğu kasabası olduğunu sizin de düşmana lanetler yağdıran masum bir yöre sakini olduğunuzu düşünebilir.belki biraz abartmış olabilirim ama habipler gerçekten istanbulun en dökük semtlerinden biridir.halkının büyük kısmı damperli kamyoncudur.hahiplerden gaziosmanpaşa yönüne devam ederseniz giderek genişleyen bir kentsel yığılma içinde bulursunuz kendinizi şehir kollarını açıp sizi içine almaya başlar.artık pek fazla çayır çimen gözükmez olur.yaklaşık bir milyon kişinin yaşadığı sultançiftliği ardı sıra sıralanan tavuk dönerciler ve yılık yamuk arabaların arzı endam ettiği oto galeriyle sizi selamlar.halk kısaca çiftlik der buraya.ahmet de dolmuşa binip işe giderken pazaryı uzatırken bi çiftlik der.koskoca bir milyonluk yerde tek bir sinema salonu bile yoktur.habiblerden arnavutköy yönüne doğru gidecek olursanız yolun sol tarafında arnavutköye hemen varmadan kayaşehir siye bir yer gözünüze belki ilişir.işte burası da ahmetin işten eve gelip akşam olup uyumayı beklediği memleketten onun peşinden buraya sürüklenmiş ana babasıyla çene çaldığı neredeyse iki yıldır kelimenin tam anlamıyla vakit öldürdüğü yerdir.bir sıkıcılık adasıdır kayaşehir.ahmet istanbula atanmış gibi değil de kayaşehire atanmış gibi hissediyor kendini.habiplere geri dönelim gaziosmanpaşa yönüne doğru gidelim ama çok değil.işte ahmetin çalıştığı okul.size birfikir vermesi açısından şunu söyleyebilirim hakkari beytüşşebap ilçesini 4. tercihine yazan bir öğretmene orası değil de burası 5. tercihi olan bu okul gelmiştir.ne kadar popüler (!) bir yer olduğunu varın da siz düşünün.
ahmet öğretmenliğin kendisi için doğru meslek mi olduğunu hala düşünür durur.tamam belki bu varoş semtin çocukları aşırı derecede yılışık ve şımarık olabilir ama nedense ahmeti gördüklerinde başka öğretmenleri görünce yapmadıkları gibi neredeyse tavana tırmanacak kadar sşımarıyorlar.burayı sık sık bir tımarhaneye kendini de kendisini öğretmen zanneden bir akıl hastasına,bazen de basit bir müstahdeme benzetiyor.aslında ahmet için öğretmenlik her zaman birinci tercih olmamıştı.hatta üçüncü veya dördüncü tercih de değildi.ama mecburiyetten yazacak başka birşey bulamadığı ya da artık adına ne derseniz deyin geçim sıkıntısı gelecek kaygısı vb bu yüzden yazdığı bir bölümdü.ama hiç bu kadar da zorlanacağını düşünmemişti.hem işi yaparken hem de işe girerken.yaklaşık beş sene atama beklemiş,en sonunda atanmış,ama lafını dinleyen bir tek öğrenci dahi bulamamış falan filan
öğrencilerden öğretmenlerden yöneticilerden herkesten çok sıkılmıştı.herşey ve herkes gözüne basit gözüküyordu.
bugün yine herşey aynısı gibi olacaktı.bütün gün okulda sinir harbi yaşadıktan sonra evine gidecek tuvaletteki taşları sayacak sonra uykusu gelecek sonra takınıtılı birisi olduğu için gidip tekrar tuvaletteki taşları sayacak gece iki üç gibi kafasında düşünceler sızıp kalacak
ama işte bugün diğer günlerden biraz farklıydı kahramanımız ahmet boş dersinin olduğu bir vakit aralığında artık kafasındaki düşünceler dayanılmaz hale geldiği için eline kalem kağıt alıp yazmaya başladı.yaklaşık kırk dakika sonra hepsi birbirinden azman altmış tane sekizinci sınıf öğrencisine dersi olduğunu bile unutarak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder