19 Şubat 2012 Pazar

ölçme ve değerlendirme leyla ile mecnuna karşı (kpssye hazırlanan bir beynin fantastik akıl yürütmeleri)









yıllar önce nerde okuduğumu hatırlamıyorum ama sanırsam bilimsel bi makale olsa gerekti.iki cismin arasındaki uzaklığın sonsuz olduğunu iki nesnenin birbirlerine ne kadar yaklaşırlarsa yaklaşsın aslında birbirlerine asla gerçek anlamda dokunamayacağını iddia eden bir  teoriydi bu.fizik biliminde bu paradoksa yanılmıyorsam bir isim de veriliyordu.bir başka açıdan düşünürsek sanırım ölçme bilimindeki sürekli değişken kavramına tekabül ediyor.iki uzaklık arasında sonsuz derecede değişken vardır.yani mesafeyi ne kadar bölerseniz bölün asla sıfıra ulaşamazsınız.ya da böyle bir şey.neyse özetle şu onbinlerce yıl sonunda sosyal bir canlı olabilmek adına şekillendirdiğimiz üst beyin tabakamıza rağmen fizik ve ölçme bilimleri bize asla birbirimize gerçek anlamda ulaşamayacağımızı söylüyor.evet gerçekten biraz leyla ile mecnun hikayesi gibi.
söz eğitim bilimlerinden açılmışken eriksonun yalnızlığa karşı yatılmışlık döneminde gelişim görevlerimizden biri olan karşı cinsten hoş birini bulup onla bir yuva kurup yakınlık duygusu geliştirme görevi geliyor akla.evet üstat her insanın 18 ila 30 yaş arasında bu duyguyu kazanması gerektiğinden dem vurur.yakınlık duygusu insan gelişimi için gereklidir.
iki insanın birbirine teması belki fiziksel anlamda asla mümkün olmasa da sanırım biz yine de birbirimize yakın olmak zorundayız.aksini düşünmek insanı derin bir yalnızlığa sürükleyebilir çünkü.
eğitim bilimlerinden söz açılır da üstat freud unutulur mu?sanırım kendimi son günlerde şöyle kandırıyorum.tamam beş yıldır kpss hazırlanıyorsun ve işsiz olduğun için gönlüne göre bir kısmet bulup evlenemiyorsun.bulsan da evlenemiyorsun.ama üzülme bak fizik ne diyor.aslında iki nesne birbirine asla kavuşamazmış.sıkma canını.evet işte gerçek bir freudyen savunma mekanızması.
sanırım bütün  bu yalnızlık ve eğtim bilimleri temalı akıl yürütmelerin kaynağını buldum.
sanırım bir kpss kursunda tanışıp aşkıma karşılık bulamadığım bir kız geldi aklıma.
aslında düşündüklerim üzerine düşünüyorum da (bkz:metabilişsel düşünme-eğitim bilimleri) sanırım bazen insan her şeyi birbirine karıştırmaya fazlaca meyilli oluyor.kavramların bağlamları dışında kullanılması sadece türkiyenin özgün gündemi dışında beyinlerimizde de yer etmiş.yıllardır çocukluğumdan beri televizyonlardaki açık oturumlarda filan (küçükken ne kadar çok televizyon izlediğim aklıma geldi) öyle çok kavramın öyle hunharca çoğu zaman kasıtlı yerli yersiz kullanıldığına tanık oldum ki bunu şimdi benim de yapmam (az da olsa) bunun sonucu sanırım.kendi düşündükleri üzerine düşünmekten söz açılmışken nedense aklımda dershaneye giderken basmaneden geçtiğim sırada gördüğüm bir kuaförün önündeki rusça manikür pedikür yapılır tabelasının resmi var.sanırım çok yükleniyorum kendime.sanırım kpss yüzünden bir tür beyin travması geçiriyorum.bu günlük burda bitiriyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder