31 Mayıs 2012 Perşembe

kpss sektörü-toplumsal bir histerinin düşündürdükleri











genç işsizlik denince akla gelen ilk varsayımlardan biri "efendim çok okul açıyorlar üniversite sayısı çok o yüzden gençler iş bulamıyor"dur.aslında durum pek de öyle değil.evet üniversite mezunu sayısı giderek artmakta ama burada gözden kaçırılmaması gereken bi nokta var: türkiyenin nüfusu da sürekli artmakta.yani genel nüfustaki üniversite mezununu sayısı oran olarak pek değişmedi.sanırım hala yüzde beş civarında.aslına bakılırsa pek çok gelişmiş ülkenin de altında.anadolunun hemen hemen her kasabasına açılan bu kadar okula ve açıköğretim bölümlerine rağmen.



 


gelgelelim işsizlik mevzusuna.evet okumuş genç işsizler nüfusta önemli bir pay tutmaktalar.sorun onların çok fazla olması değil.dediğim gibi üniversite eğitimli nüfus hala genel nüfusun yüzde beşi civarında.esas sorun  yeterli iş sahası olmaması.geçmiş cumhuriyet hükümetlerinin yeterli ve istenilen düzeyde istihdam yaratmaması (kamu harcamalarının genelde istihdam yaratmaya yönelik değil de daha çok müteahhitlik yatırımlarına gitmesi.zaten kamuda daha fazla çalışan istihdam edilemeyeceğine dair batıyla yapılan antlaşmalar.olması... ) sorunun temel kaynağı.sonrasında tabiki eğitim alanındaki plansızlık geliyor.tabi ailelerin ve öğrencilerin zamanında yeterli rehberlik alamayarak bilinçsiz tercihler yapmaları gibi diğer nedenler de var işin içinde.





 öğretmenlik mevzusuna gelirsek.yeterli okullaşma oranını tutturamamamız nedeniyle
 malesef yüzbinlerce atama bekleyen öğretmen yarattık.sorunun önemli bir diğer kaynağı cumhuriyet hükümetlerinin uzun yıllardır  bir üniversite politikalarının olmaması.
bu kadar edebiyat tarih coğrafya fizik mezunu genci ilerde ne yapacaklarını hiç düşünmeden plansızca açılan bölümler (özellikle fen edebiyat fakültelerinin plansızca çoğalması durumu var.evet en ucuz yani maliyetsiz açılabilecek bölümler fen edebiyat tarzı bölümler.tıp fakültesi ya da mühendislik fakültesi açmak biraz masraflı.hocası da ha deyince bulunmaz.aynı zamanda bir üniversite kurabilmek için sanırım fen edebiyat fakültesi açmak gerekiyormuş kanuna göre)
lafı çok uzatmayayım.işsizlik önemli bir sorun.uzun vadede ne vatandaşa ne de devlete yararı var.ancak bir alan bunun dışında:özel sektör.evet özel sektör için işsizlik bulunmaz bir nimet."bu parayı beğenmiyorsan bunun daha azına çalşacak adam da buluruz koçum" deme fırsatı veriyor işsizlik özel sektörün eline.burda özel sektör derken illaki büyük şirketleri devasa holdingleri düşünmeyin.iş başvurusu için gittiğim küçücük bir anaokulu sahibi bile hocam 350 milyona varsan anlaşalım gibi bir cümle kurabiliyor bu işsizlik denen hede yüzünden.evet yeri gelmişken belirtmeden geçemeyeceğim.evet asgari ücret oldukça düşük ancak eğer sözkonusu yer bir dershane vb bir yer ve işe başvuran ise bir öğretmen ise bu işyerlerinin patronları asgari ücreti bile çok görüyorlar.kardeşim türkçe öğretmeniydi ve çalıştığı yerdeki en düşük ücretli kişiden daha az ücret alıyordu.(sekreter hizmetli vs) garip gelebilir.ama yüzbinlerce öğretmenlik lisansına sahip insan işsizken bazı patronlar bu paraya da çalışır diye düşünüyor.yani üniversiten yeni mauzn ya da  işsiz öğretmen ucuz iş gücünden de öte ucuzun da ucuzu iş gücü muamelesi görmekte bu dershane tayfasında.(özellikle liselere ve üniversitelere hazırlık dershaneleri yapıyor bunu.) ( anti parantez bütün dershanecileri de töhmet altında bırakmak istemem ama genel durum böyle)
özel sektörün acımasız yüzüyle tanışan üniversite mezunu genç hemen kpss kitaplarına sarılıyor durum böyle olunca.özel sektör bir hayat kurmasına yetecdek ücreti karşılamıyor çünkü.
sadece öğretmenlik sertifikasına sahip olanlar değil.pek çok farklı meslekten insan özel sektörde bir gelecek göremediği için (çünkü genel olarak da ücretler düşük) ver elini kpss diyor.ve kpss her geçen gün büyüyen bir sektör halini almaya başlıyor.
bir kere bu işsizlik ortamında devlet gücenli bir sığınak.bazısı için üç beş kuruş az olsun devlet olsun algısı bile var.çünkü maaşının her ay tıkır tıkır yatacağını.çok manyakcaça bir şey yapmazsan kapı önüne konulmayacağını biliyorsun.




ve sektör büyüdükçe büyüyor.zaman zaman işin toplumsal bir histeriye vardığını da düşünmüyor değilim.fi tarihinde üniversiteden mezun olmuş yaşlı başlı adamları kpss kursları koridorlarında görmek artık az rastlanan bir durum değil.aslında bir yerde de bırakmak lazım.tamam sınava 12 yıldır giriyorsun.asldığın en baba puan 45.alman gereken 85.ne işin var allasen yürü git bir işe gir üç beş kuruş da olsa rızkını çıkar.neyse bu konu uzar gider.



 
ben kpss dendiğinde en çok eğitim fakülteleri mezunlarına üzülüyorum.çünkü diğer okul mezunları okula başladıklarında memur olma hayaliyle başlamıyorlar.mühendislik fakültesine kayıt yaprırıken ilerde postanede çalışağım diye hayaller kuran insanlar olduğunu sanmıyorum.ya da uluslar ilişkiler okurken en büyük hayalim zabıt katibi olmak diyen birinin varolduğunu.ama öğretmenlik öyle değil.bu işe başkoymuş insanlar en başında beri okulu bitirip bir an önce anadolunun neresi olursa olsun göreve başlamak hayaliyle yaşıyorlar.(arada istisnalar da olabilir.babasının koleji olan varsa bilemem) velhasılıkelam böyleyken böyle.aslında biraz fen edebiyat mezunlarını da anlıyorum.yanlış yönlerndirme ya da başka bir seçeneği olmadığı için fen edebiyat okuyup sonra hasbelkader öğretmenlik sertifkası alanları.tamam onların da başka bir seçeneği yok.onların da öğretmen olmak istemesi normal.ama bu saydığım tüm meslek gruplarından sadece öğretmenler en başından beri öğretmen olmak amacıyla bu işteler.malesef yeterli okullaşma oranı sağlanamadığı sürece de pek çok öğretmen adayı (aslında aday kelimesini kullanmak ne kadar doğru bilemiyorum) umutsuz bekleyişine devam edecek gibi.

2 yorum:

  1. durumu bu kadar iyi kavramamıştım öncesinden. Yazı gözlerimi açtı diyebilirim.
    Var olan bu problemden kurtulma aşamasında elimizden bir şeyler gelemeyeceğini düşünüyorum ve iyice karamsarlaşıyorum..
    Neyse konuyu siyasete çekmek istemem.
    Teşekkürler yazı için.. :)

    ahah bu arada fotoğraflar çokoş :D ihtiyaç yayınları bitirdi beni ya ahahah.
    bir de dolmuşta, yolculukta deneme olayı :D

    YanıtlaSil
  2. Güzel yazı olmuş fikrine sağlık :)

    YanıtlaSil