16 Aralık 2013 Pazartesi

insandan sonra

uzun zaman önce,henüz insan olduğum günlerde yaptıklarımı düşünüyorum.şimdi çoğunuz bilmez belki insan kelimesinin anlamı.çok uzun zaman önceydi.henüz çok gençtim.biz insanlar,nasıl tarif edeceğimi bilmiyorum,konuşan hayvanlara benzeyen canlılardık ve evet gerçekten de ne çok konuşurduk...bencil zayıf yaratıklardır,buna karşın ahlak denilen bir duygu geliştirmiştik.zıtlıklarla dolu canlılardır.hem birbirimizden ölesiye nefret eder,birbirimizin arkasından iş çevirir,akla gelmez kötülükler yapar sonra da pişman olur günah çıkartıdık.bu da bizim iki yüzlü ahlak anlayışımızın bir parçasıydı belki.yaşantımıza yön veren üç katlı bir kişiliğimiz vardı.en altta ilkel hayvani duygularımız,açlık,üreme duygusu,saldırganlık ve savunma güdüleri,bunların üstünde sürekli iyiyi güzeli kusursuzu arayan bir başka yanımız,kişiliğimizin ahlaki yönü vardı.felsefe,din,gelenekler kişiliğimizxin bu yönüne hitap ederdi.sosyal canlılar olarak yaşamamızın sonucunda belki de böyle bir yan yaratmıştık.ilkel dürtülerimizle ahlaki yanımız,vicdanımız arasında denge kurmaya çalışan esas kişiliğimiz yani egomuz vardı.bütün gelişme çabalarımıza karşın hala çok büyük bir eksiğimiz vardı.empati.evet bazı şeylerin doğru bazı şeylerin yanşlış olduğunu biliyorduk.ama yanlış şeyleri yapmaktan bizi alıkoyan güçlü bir güdü geliştirememiştik.karşımızdakine zarar veriyor,sonra vicdanımız bize acı vermeye başlayınca gidip günah çıkartıyor,bir tapınağa bağış yapıyor,inandığımız din ya da felfese neyi emrediyorsa gidip onu yapıyor,sonra rahatlıyorduk.ancak yaptıklarımız insanlara ve doğaya verdiğimiz zararı yok edemiyorduk.çünkü zihinlerimiz arasında henüz yereti kadar güçlü bir bağ kuramamıştık.başkasına başka şeylere tattırdığımız acıyı hissetmiyorduk çünkü.
daha sonra gezegenimizi yok ettik.gerisini biliyorsunuz zaten

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder