hikaye tam olarak ne zaman başladı söylemek zor.ama çok küçük olduğunu
hatırlıyor.altı yedi yaşında bile hayatın acı çekmek anlamına geldiğini
düşündüğünü ve daha ne kadar acı çekeceğini düşündüğünü hatırlıyor.artık
kimyasal ya da genetik bir nedenden mi emin olmamakla birlikte.
tahminleri doğru çıkmıştı.hayat gerçekten acıdan ibaret bişeydi.elinden
geldiğinde acıyı azaltmaya çalışarak geçirmeye başladı günlerini.hani
mutluluk düşüncesi biraz klişe biçimde olacak ama hayal gibi bişeydi
onun için.
berbat bi hayatı olmuştu gerçekten.lisede hiç sevgilisi olmamaıştı
mesela.ya da sırt çantasını arkasına atıp hiç bi üniversite kampüsünde
gezinmemişti.tatile bile çok ender çıkmıştı bütün hayatı boyunca.pek
arkadaşı yoktu.çoğu insan için son derece doğal ve basit şeyler onun
için gerçekten yabancıydı.17 yaşında evden ayrılmış hapishane hayatından
pek de farklı görmediği hayatı başlamıştı.yıllarca ordan oraya
sürüklenip durmuştu.doğru düzgün bi iş bulması on senesini almıştı.bazı
insanların yıldızı doğuştan düşük olur derler.belki o öyle
insanlardandı.
acıyı hafifletmek... neler denemedi ki bunun için.son bikaç aydır kredi
kartından deli gibi harcama yaparak bişeylerin eksikliğini doldurmaya
çalışıyor.bilgisayar oyunları.işten rapor alıp kaytarmalar.uzun uzun
uyumalar.anti depresanlar.alkol.arabayla boş boş turlamalar.alışveriş
merkezleri.aslında pek tanımadığı ve aslında pek de sevmediği insanlarla
yalancı arkadaşlıklar.filmler.biraz kafasını topladığı zamanlarda da
bazen belki bikaç kitap okumak.televizyon dizileri.spor.politika.aklına
gelmeyen daha bi dolu şey.hatta bir keresinde amatör fotoğrafçılığa bile
merak saldı.ama bütün bu şeyler bırakın en ufak bi mutluluk hissi
vermeyi,acısını biraz hafifletmedi bile.aslına bakarsanız hayatı büyük
bi travmaydı.kolay değil tam on senesini olmayacak işler peşinde
harcamış,sıfırı tüketmiş,yaşlanmış ve yorulmuştu.pek çok şey artık geri
gelmemek üzre terk etmişti onu.bazen bu şeyleri düşünüp ağlayacak gibi
oluyor.bazen aslında ağlasa belki daha iyi hissedeceğini düşünüyor.ama
her şey o kadar anlamsız ki ağlamak bile ona komik
geliyor.beceremiyor.bir şeye inanan insanlara imrenerek bakıyor.bazen
bir mabedden çıkan insaları görüyor,yüzlerindeki huzur,hayata anlam
katmamnın verdiği haklı bir gurur... böyle şeyler gerçekten özlediği
şeyler.ama kocaman anlamsız bir boşluk dışında bir şey bulamıyor yalnız
kaldığında.bir şeyler hissetmek için saçma şeyler yapıyor zaman
zaman.aslında çok acınacak halde de olduğunu düşünmüyor.hayatı ondan kat
ve kat kötü insanların yaşadığı bir dünya burası.aslında tam anlamıyla
tam bir bok çukuru.çıkış olmayan iğrenç bir yuvarlak.kendi sonuna doğru
delirmiş biçimde yucarlanıp giden saçma sapan anlamsız bir yer küre,ya
da her ne boksa işte.dünya gerçekten anlamsız ve acı dolu bir
yer.yüzbinlerce milyonlarca insan için böyle durum.ama sonuçta ondan bir
tane var.bu yüzden belki de kendi sorunları onun için daha büyük.çünkü
belki de en iyi hissedebildiği şey kendi sorunları işte öyle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder