14 Aralık 2013 Cumartesi

kendini boğaz köprüsünden atmamak için bikaç iyi sebep arayan adam ve düşündürdükleri

hikaye tam olarak ne zaman başladı söylemek zor.ama çok küçük olduğunu hatırlıyor.altı yedi yaşında bile hayatın acı çekmek anlamına geldiğini düşündüğünü ve daha ne kadar acı çekeceğini düşündüğünü hatırlıyor.artık kimyasal ya da genetik bir nedenden mi emin olmamakla birlikte.
tahminleri doğru çıkmıştı.hayat gerçekten acıdan ibaret bişeydi.elinden geldiğinde acıyı azaltmaya çalışarak geçirmeye başladı günlerini.hani mutluluk düşüncesi biraz klişe biçimde olacak ama hayal gibi bişeydi onun için.
berbat bi hayatı olmuştu gerçekten.lisede hiç sevgilisi olmamaıştı mesela.ya da sırt çantasını arkasına atıp hiç bi üniversite kampüsünde gezinmemişti.tatile bile çok ender çıkmıştı bütün hayatı boyunca.pek arkadaşı yoktu.çoğu insan için son derece doğal ve basit şeyler onun için gerçekten yabancıydı.17 yaşında evden ayrılmış hapishane hayatından pek de farklı görmediği hayatı başlamıştı.yıllarca ordan oraya sürüklenip durmuştu.doğru düzgün bi iş bulması on senesini almıştı.bazı insanların yıldızı doğuştan düşük olur derler.belki o öyle insanlardandı.
acıyı hafifletmek... neler denemedi ki bunun için.son bikaç aydır kredi kartından deli gibi harcama yaparak  bişeylerin eksikliğini doldurmaya çalışıyor.bilgisayar oyunları.işten rapor alıp kaytarmalar.uzun uzun uyumalar.anti depresanlar.alkol.arabayla boş boş turlamalar.alışveriş merkezleri.aslında pek tanımadığı ve aslında pek de sevmediği insanlarla yalancı arkadaşlıklar.filmler.biraz kafasını topladığı zamanlarda da bazen belki bikaç kitap okumak.televizyon dizileri.spor.politika.aklına gelmeyen daha bi dolu şey.hatta bir keresinde amatör fotoğrafçılığa bile merak saldı.ama bütün bu şeyler bırakın en ufak bi mutluluk hissi vermeyi,acısını biraz hafifletmedi bile.aslına bakarsanız hayatı büyük bi travmaydı.kolay değil tam on senesini olmayacak işler peşinde harcamış,sıfırı tüketmiş,yaşlanmış ve yorulmuştu.pek çok şey artık geri gelmemek üzre terk etmişti onu.bazen bu şeyleri düşünüp ağlayacak gibi oluyor.bazen aslında ağlasa belki daha iyi hissedeceğini düşünüyor.ama her şey o kadar anlamsız ki ağlamak bile ona komik geliyor.beceremiyor.bir şeye inanan insanlara imrenerek bakıyor.bazen bir mabedden çıkan insaları görüyor,yüzlerindeki huzur,hayata anlam katmamnın verdiği haklı bir gurur... böyle şeyler gerçekten özlediği şeyler.ama kocaman anlamsız bir boşluk dışında bir şey bulamıyor yalnız kaldığında.bir şeyler hissetmek için saçma şeyler yapıyor zaman zaman.aslında çok acınacak halde de olduğunu düşünmüyor.hayatı ondan kat ve kat kötü insanların yaşadığı bir dünya burası.aslında tam anlamıyla tam bir bok çukuru.çıkış olmayan iğrenç bir yuvarlak.kendi sonuna doğru delirmiş biçimde yucarlanıp giden saçma sapan anlamsız bir yer küre,ya da her ne boksa işte.dünya gerçekten anlamsız ve acı dolu bir yer.yüzbinlerce milyonlarca insan için böyle durum.ama sonuçta ondan bir tane var.bu yüzden belki de kendi sorunları onun için daha büyük.çünkü belki de en iyi hissedebildiği şey kendi sorunları işte öyle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder