24 Aralık 2013 Salı

troçkizm üzerine

geçen gün george orweelın kitabını bitirdikten sonra oturup şöyle düşündüğümü hatırlıyorum.adamın kitapları iyi hoş da türk okuyucusu bundan pek bişey anlamaz. basit bi 'sistem eleştirisi' gözüyle bakar en fazla diye düşnüdüm.ama altında yatan düşünce sisteminin ne olduğunu pek bilmediği için sonuçta yine de pek bişey anlayamaz diye düşündüm.troçkizm dünyada özellikle latin amerika abd gibi yerlerde daha çok görülen bi siyasi akım.orwellin yazdıkları da genelde troçkizm bağlamında ele alınabilecek şeyler.yani bu siyasi akımdan bihaber okunduğunda dediğim gibi sadece bi eleştiri taşlama gibi bişey olarak okunur adamın kitapları.aslında daha önce katalonyaya selma ktabından bahsettiğim yazıda olayın biraz üzerinde durmuştum.ama yine de baştan anlatma gereği duydum.bilirsiniz türkiyede sol yetmişli yıllarda neredeyse binbir parçaya bölünmüş haldeydi.zaten bu yüzden 12 eylül bu kadar kolay başarıya ulaştı.ülkemizde enver hocacıdan kim il sungçuya afrikadaki bilmem ne sosyalist ülkesinin liderinin takipçilerine kadar binlerce sol grup vardı.birbirlerinden öleysiye nefret eden bu sol grupların ortak olarak nefret ettikleri tek sol grup troçkistlerdi.ki böyle bi grup bildiğim kadarıyla ülkemizde yoktu.yani ülkemize hiç bi zaman girmemiş bi siyasi akım.girse de henüz ciddi anlamda taraftar topladığını sanmıyorum.bu pek bilinmeyen adı genellikle olumsuz manalar çağrıştıran troçkizm nedir ne değildir bi bakalım isterseniz.
hikayemiz yirmili yıllara kadar uzanıyor.lenin öldükten sonra troçki ve stalin arasında kısa sürel bi iktidar çekişmesi yaşandı.oyunu stalin kazandı.torçkiyi sürgün etti.buraya kadar her şey sıradan seyrinde ilerliyor.her ülkede olabilecek siyasi çekişmelerden bahsediyoruz.troçki yurt dışına çıktıktan sonra -ki bi dönem büyükada da konaklamıştır- sovyet rusyadaki yönetimi eleştiren yazılar kaleme almaya başladı.etrafında geniş bir taraftar kitlesi toplandı.başta sadece basit küskün sosyalistler olarak tanımlanabilecek troçki ve yandaşları zamanla basit bir küskünler hareketi olmaktan çıkıp büyük bi siyasi harekete dönüştüler.ve fikirleri beğenin ya da beğenmeyin kendi içinde tutarlı ve durup bunlar ne diyor diye düşündürecek cinstendi
troçkistler ile stalinistler arasındaki en büyük fikir ayrılığı stalinin tek ülkede sosyalizm tezi üzerineydi.troçkisler stalinin komuşu kaplitalist devletlerin hışmını üstüne çekmemek onlarla iyi geçinmek için böyle bi siyaset takip ettiği ortadaydı.ancak yapısı itibriyle enternasyonalist olan marksist düşüncenin tek ülkede sosyalizm teziyle bağdaşmadığı da ortadaydı.yani ortada temek teorik ve yapısal bi uyuşmazlık vardı.troçkistler bu konuda haklı sayılırlardı.ancak gündelik siyaset içinde ilklerin ne derece de tamı tamına uygulanabileceği de ayrı bir tartışma konusu elbet
ikinci ve en büyük eleştirileri kanımca stalinin izlediği politikalarla devrimi durağanlaştırdığı düşüncesiydi.burada da kısmen haklıydılar.evet devrim sürekli olmaktan çıkıp tek bir ülkede kalırsa belli bir zaman sonra sıkıcı bir sosyalist devlete dönüşür,marksist ideallerde yaşayan sınıfsız komünist topluma asla geçilemezdi.troçkistler kendilerini sol kanat marksistler olarak görüyorlardı yani sürekli ilerlemeden yana.stalini ise sağcılaşmakla suçluyorlardı.hatta sürekli devrim teorisi ter edilirse sosyalizmin bir süre sonra devlet kapitalizmine dönüşeceğini ileri sürüyolardı.kendi içlerin teorik anlamda tutarlıydılar.
peki ne olduda kendi siyasi cenahları yani sol içinde adları neredeyse ajanlıkla eş anlamlı kullanılmaya başladı ve bu kadar nefret topladılar.
en büyük eleştiri sovyet rusya bu kadar zor durumdayken etrafı bu kadar çok düşmanla çevriliyken troçkistlerin tutup teorik tartışmalarla hizipçilik yaparak solu içten bölmesiydi.stalinist çizgi işi biraz daha ileri götürüp onları ajanlıkla hatta sabotajcılıkla suçladı.orwellin anılarından ya da dönemle ilgili okuduğum kitaplardan yola çıkarak ikinci eleştirinin biraz abartılı olduğu ancak ilk eleştirinin biraz doğruluk payı içerdiğini söylemeliyim.
sovyet rusya yıkıldıktan sonra troçkistler gördünüz mü biz haklı çıktık demeye başladılar.işte devrim sürekli olamaktan çıkar,amacından saptırılır sıkcı bürokratik bir devlete dönüştürülürse işte böyle yıkılır gider dediler
tarih kimi haklı çıkardı açıkçası söylemek zor
ancak emin olduğum bişey var.türkiyede shp çizgisi dışında sol bi hareketin oncu ya da buncu olsun,çok ciddi toplumsal bir travma ya da dönüşüm yaşamazsak kısa vadede deniş bir toplumsal taban bulabileceğini düşünmüyorum.aslında siyasi tartışmalar bana her zaman çok sıkıcı da gelmiştir.
özetle orwell ve eserlerinin dayandığını fikri alt yapıyı anlatmaya çalıştım biraz.edebiyatı biraz da bu açıdan okumak zaman zaman eğlenceli ve öğretici oluyor
iyi okumalar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder