30 Kasım 2011 Çarşamba

steampunk dosyası - 1


günümüz cihazları 19. yüzyılda icat edilseydi nasıl görünürdü?steampunkın çıkış kaynağı bu.bilimin katı kurallarını biraz esneterek ve o yüzyılın moda anlayışını göz önüne alarak biraz düşünelim.örneğin bilgisayar 19. yüzyılda icat edilseydi biraz süslü victoria dönemi mobilyalarına benzer ve büyük ihtimalle buhar gücüyle  çalışan bişey olurdu.ya da uçaklar.
buhar gücüyle çalışan uçaklar tabi ki bilimle pek örtüşmeyen bir düşünce ancak steampunk mantığı dediğim gibi biraz esnek düşünmeye dayanıyor.tabiki sınırsız bir hayal gücüne.steampunk genelde 19. yüzyılın özellikle victoria dönemine takıntılı bir akım.geç 19. yüzyılın moda anlayışını fantezi bir bilimle harmanlayıp bilimkurgu ve fantezi dünyası arasında bir yerlerde konumlanıyor.özellikle japonyada etkilerini görmek mümkün.miyazakinin yürüyen şato gibi filmlerinde.günümüzde genelde bilimkurgu ve bir moda akımı olarak ele alınabilir.
peki 19. yüzyılı bu kadar çekici kılan nedir.19. yüzyıl içinde yaşadığımız modern dünyanın üretildiği bir laboratuvar olarak ele alınabilir.içinde yaşadığımız dünyayı şekillendiren milliyetçilik ve sosyalizm bu çağda bildiğimiz manada ortaya çıktı.modern psikolojinin temelleri bu dönemde atıldı.ileride soğuk savaşın önemli aktörleri olacak rusya ve abd bu yüzyılda ilk defa ciddi bir dünya gücü olarak ortaya çıktı.günümüzün almanya japonya italya gibi önemli ekonomik güçleri yine bu yüne bu yüzyılda ortaya çıktı.eğer 20. yüzyıl bir kitap olsaydı önsözü 19. yüzyıl özellikle victoria dönemi yani geç 19. yüzyıl olurdu.günümüz modern ulusları tarih sahnesine bu yüzyılda ortaya çıktı.özetle günümüz dünyası aşağı yukarı bu dönemde şekillendi.ama kimilerince sanıldığı gibi bir masal dünyası değildi.özellikle ingiltere gibi önemli kapitalist güçlerin kendi halkları dahi zaman zaman kıtlıklarla boğuştuğu bir dönemdi.sömürü üst düzeydeydi.vahşi kapitalizmin tavan aytığı bu yüzyıl aslında modernizm tam anlamıyla doğmadan başarısız bir proje olduğunun kanıtıydı.steampunk gibi geçmiş özlemi temasının hakim olduğu fantezi dünylarda aslında biraz herşey böyle olmasaydı nasıl olurdu düşüncesi var.yani daha iyi bir geleceğe daha başka bir dünyaya duyulan özlem.aslında bütün fantezi edebiyatı star wars ya da yüzüklerin efendisi dünyaları da buna dahil bugünkünden farklı bir dünya teması üzerine kurulu.hatta adını tam hatırlayamadığım ancak george lucasın başvuru kaynaklarından biri olan şu filozof bu dünyaları genelde batı edebiyatı içinde "isanın olmadığı dünya" olarak özetlemişti.neyse buna daha başka bi yazıda değinirim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder