6 Aralık 2011 Salı

anarşinin kısa yazı








1930lar.avrupada faşizm yükseliyor.ikinci dünya savaşı kapıda.bu sırada ispanyada savaş var.hepsi birbirine düşman onlarca fraksiyona bölünmüş ispanya.ortalık karmakarışık kimin kiminle savaştığı belli değil.ortalık ana baba günü.francocular alfonsocular carlistler merkez ve sol cumhuriyetçiler troçkistler stalinistler anarşistler falanjistler tutucu katolik sağı katalan bask ve galiçyalı ayrılıkçılar...onlar yetmezmiş gibi dışardan gelen faslı paralı askerler yabancı gönüllüler (mavi gömlekliler siyah gömlekliler ululararası tugaylar) italyan orduları alman hava kuvvetleri sovyet rusya casusları müdahil olmuşlar olaylara.ortalık sirk gibi.entrikanın dalganın dümenin bini bin para.bu çalkantılı ortamda buenaventura durruti liderliğindeki anarşistler ülkenin bir bölümünü ele geçirip burayı kendi yöntemleriyle idare etmeye başlıyorlar.ancak bu sadece üç ay sürüyor.kitap bu kısa süren anarşizm denemesini anlatıyor savaş arka planında.
anarşist denince akla genelde  siyah tişört filan giyen arayış içinde üniversitenin ilk yılında şekil yapmaya çalışan özenti genç çocuklar gelir.anarşizm ülkemizde toplumsal bir temel bulmadığı ve genelde ergen isyankarlığıyla sınırlı kaldığı için bu gayet normal.bununla birlikte dünyanın bazı yerlerinde ciddi siyasi bir hareket.özellikle latin dünyasında.latin ülkerinde taban bulmuş kendine.çünkü bu ülkelerin tarihsel gelişimi diğer avrupa ülkelerinden biraz farklı olmuş.genelde yirminci yüzyılın ortalarına kadar tarım toplumu olarak kalmışlar.sonra mesela marksizm nispeten geç girmiş latin dünyasına.bu nedenle kendine özgü bir sol oluşmuş bu ülkelerde.anarkosendikalizm ve anarşizm marksizmin rolünü üstlenmiş buralarda genelde.anarşist işçi sendikaları ortaya çıkmış.bunun yanında sol cumhuriyetçilik ortaya çıkmış.tamamen farklı bir siyasi düşünce yapısı ve atmosfer oluşmuş latin dünyasında.bizim için alışılmamış olan siyasi akımlar oralarda gündelik siyasetin normal aktörlerinden olmuşlar.
bu nedenle kitapta anarşist sözcüğüyle karşılaştığımızda üzerinde siyah tişört alsancak kilise sokağında şarap içen ergenler değil ispanyaya özgü yaygın siyasi ve toplumsal bir hareketi aktörleri gelmeli akla.kitapta bahsi geçen anarşizm soyut felsefi bir kavram olmaktan çok ispanya siyasetine özgü bir hareket olarak algılanmalı.kitabı bu gözle okuduğumuzda her şey daha net şekilleniyor.

1 yorum: