5 Aralık 2011 Pazartesi

person of interest


iyiliktten maraz doğar üstüne vazife olmayan işe burnunu sokma gibi güzel deyim ve atasözlerimizi sık sık hatırlatan bir konuya sahip dizi.
efendim dizimizin konusu özetle şöyle.bir adam var.çok zeki.amerikan hükümeti için bir yazılım geliştiriyor.bu yazılım ülke genelindeki güvenlik kameraları görüntülerini  telefon dinlemelerini vs filan alıp bunlardan sonuç çıkartıyor.işte şu gün şurda terörist saldırı olabilir.şu adam bu kadını vuraiblir gibi.hükümet işin sadece terörizmle olan boyutuyla ilgileniyor.adi cinayet vakalarını bir kenara atıyor.sonra efendim bu bilgisayar programını tasarlayan abimiz (losttaki ben linus) üzülüyor duruma.ya bu kadar insan göz göre ölecek hükümet ilgilenmiyo siyasi bi çıkarı olmadığı için bari ben bi ekip kurayım da bu insanların öldürülmesini önleyim diyor.sonra burda devreye emekli eski ajan/asker gibi bişey olan jim caviezel giriyor.bu ikisi cinayetleri önlemek için ele ele veriyorlar.böyle batman ile robin gibi takılıyorlar.
öncelikle dizinin yaratıcı kadrosuna ve oyunculara filan baktığımda açıkçası çok daha farklı bir dizi beklemiştim.özellikle o kısa tanıtımlarından gördüğümüz kadarıyla dizinin farklı bir görselliği havalı bir yanı vardı.ama hepsi boş çıktı.bu kadar abartılı görselliğin altından çok sıradan vasat bir hırsız polis kovalamacası çıktı.beri yandan makinanın sadece vatandaşlık numrasıyla çalışması gibi bir çok abuk yönü hiç saymıyorum.
dizi bu sıkıcı konusunu biraz dağıtmak için elias diye bi karakter üzerinden gidiyor bir kaç bölümdür.sanırım ilerde dizinin baş kötü adamı olacak.kadrolu.bir çeşit dizi mitoloji yaratma çabası olduğunu farketmemek mümkün değil.ama çok ucuz bir senaryo var ortada.dizinin tek iyi yanı oyuncular.bu arada jim caviezelin dayak yediği sahnelerde hep isanın çilesi filmini hatırlıyorum ve diziden kopuyorum.bunun yanında  michael emerson hep ben linus gibi geliyor bana.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder