3 Aralık 2011 Cumartesi

huzur



her görüşten eleştirmenin beğendiği ender yazarlardan biridir ahmet hamdi tanpınar.genelde eski istanbula ve  osmanlıya duyduğu özlem islamcı kesim tarafından yanlış anlaşıldığı için onlar tarafından çok sevilir.(aslında cumhuriyet dönemiyle bir kaç konu hariç çok alıp veremediği yoktur) sonra gerçekten önemli bir sanatçı olduğunu için haklı olarak pek çok farklı dünya görüşünden edebiyatçı sever tanpınarı.özetle tanpınarı herkes sever.ancak tanpınarın ne anlatmak istediğinin kim olduğunun aslında pek anlaşılmadını düşünüyorum.çoğu zaman nedensiz bir sahiplenme duygusuyla her kesim tarafından abartılı birçimde ele alındı kanımca tanpınar.toplumla ve tarihle ilgili görüşlerinin çoğu zaman fazla abartıldığını düşünüyorum.bu yüzden pek çok insan tarafından zannedildiği biçmiyle elinde sihirli bir değnekle bütün cumhuriyet dönemi sorunlarına çözüm getirecek biri olduğunu düşünümüyorum.elbette bazıları için olduğu gibi sadece nostalji içinde yaşayan bir adam ya da sadece iyi bir romancı da değildir.önemli fikirleri söyleyecek lafları olan önemli bir aydındır ve bunun yanında iyi bir sanatçı ve romancıdır.ancak hala zaman zaman depreşen tanpınarı göğe yükseltme ekolünün yanlış bir mantık üzerine kurulu olduğunu düşünüyorum.mimar sinan edebiyattan yolu geçenler bölümün tanpınara ne kadar takıntılı olduğunu hatta bölümün neredeyse onun üzerine kurulduğunu bilir.bu ekolün en tipik örneklerinden biridir bu.hala satır aralarında kalmış yönleri var tanpınarın.çünkü tanpınar anlaşılmadan göklere çıkartılmış bir yazarımız.o kadar çok övüldü ki pek çok başka iyi yönü gölgede kaldı.ve elbette pek çok kötü yönüde.
huzur...isminin çağrıştırdığı anlama taban tabana zıt biçimde bir huzursuzluk romanıdır bu.pek çok eleştirmen için tutunamayanlarla birlikte en iyi türk romanı kabul edilir.buraya kadar kimsenin buna önemli bi itirazı yok elbet.tanpınar ruh halinin göz ardı edilen en "tipik" örneklerinin bu romanda gizli olduğunu düşünüyorum.burda üstada saygısızlık yapmadan onunla ilgili bir kaç eleştirimi paylaşmak istiyorum.ilk aklıma gelen şu kiracı karakteri.tanpınar adamı öyle bir tasvir eder ki okurken adamdan tiksinirsiniz.aslında sonradan aslında adamın hiç o kdar kötü bir karakter olmadığını düşündüm.geçim derdinde sıradan küçük bir esnaftır bu adamcağız aslında.romanın baş kahramanı gibi hanları hamanlar miras alan kirayla yaşayan bir mirasyedi değil çalışarak geçimini sağlamaya çalışan küçük bir adamdır.ama onun her hareketi iğrenç bir şey gibi gözükür tanpınara.hayatını sürdürebilemek için bir şeyler satması gereken bu küçük adam ona göre mal mülk peşinde koşan bir vurguncudur.çünkü romanın burjuva kahramanı dünya nimetlerini reddedebilirken o edemez.romanın kahramanı için para elbette değersizdir çünkü onun için çaba göstermemiştir.ancak bu adam yaşamak için ona ihtiyaç duymaktadır.bunu gözden kaçırır tanpınar.adam ilerde savaş çıkacağı için ilerde kıymete binecek mallardan satın almaya çalışmaktadır bir sahnede.bunu gören romanın kahramanı şu vurguncuya bak diye düşünür.roman kahramanımız kirayı almak için ziyaretine gider adamın başka bir sahnede.adam roman kahramanımızı rahat ettirmek için elinden geleni yapar.kahramanımız bu çabaları çok sahte bulur adamı küçümser.sanki samimi olması gerekiryormuş gibi.sanki aralarındaki ilişki bir mal mülk ilişkisinden başka bir şeymiş gibi.kaldı ki kendinin mal sahibi olduğunu isterse bu geçim derdindeki adamı kapı önüne koyabileceğini adamın bu yüzden sahte de olsa güleryüzlü biçimde onu rahat ettirmeye çalıştığını aklının ucundan geçirmez.herşeyi kendi penceresinden görmektedir tanpınar.ilkel idealleştirmenin doruklarında gezmektedir yer yer.olaylara bu kadar sığ bakması açıkçası ona yakışmaz.
sonra ilerleyen kısımlarda ispanya iç savaşından bahseder tanpınar.cumhuriyetçi yanlısı arkadaşını eleştirtir kahramanımıza savaş meraklısı diye.ona göre ispanyada faşizme karşı savaşanlarla faşistler arasında bir fark yoktur.iki taraf da silahlıdır.militandır.rap rap asker adımlarıyla yürümektedir.avrupada komünizme karşı yükselen faşizmle komünizm arasında bir fark yoktur ona göre.felsefe toplum ve güncel siyaset konusunda bu kadar düz mantık içindedir ne yazık ki tanpınar.bu nokta aslında onun ne kadar içine dönük dünyaya kapalı bir yazar olduğunu gösteren önemli bir ayrıntıdır.
o  kendi dünyasında yaşayan bir istanbulludur.vizyonu pek çok çağdaşına göre daha geniş olmasına rağmen bir yere kadardır tanpınarın.küçük burjuva naifliği onu sevimli yapar.ancak (belki de bu yüzden) aslında erken cumhuriyet aydının pek çok hatasına o da düşmüştür.pek çok açıdan onlardan faklı değildir.pek çok konuda sabit fikirlidir empati kuramaz zaman zaman pek bilmediği konularda yorum yapmaktan kaçınmaz vs
bence onu adeta herşeyi bilen herşeyin çözümünün saklı olduğunu bir adam olarak gören pek çok aydınımız malesef millet olarak muzdarip olduğumuz bir şeyi abartınca tam abartma huyundan muzdarip durumda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder